Orjinal Adı: Fade to Black
Seri Bilgisi: Rojan Dizon #1
GoodReads Puanı: 3.35
Türkçe Yayın: Elf Yayınları
Çevirmen: Kahraman Türel
yorumum:
İlk tanıtımlarından beri gerek kapağıyla gerekse de konusuyla ilgimi çekiyordu ve bende en kısa zamanda edindim ve çok kısa zamanda, deyim yerindeyse tükettim :)
Bir şehir düşünün etrafındaki dağlarla çevredeki şehir ve insanlardan izole olmuş.
Bir şehir düşünün çevresel şartlardan yatay değilde dikine yükselmiş.
Bir şehir düşünün aşağıdakiler ve yukardakiler diye ayrılmış.
Bir şehir düşünün tüm enerjisini büyüden alan.
Ve bedeli çok büyük acı olan bir büyü düşünün…
Yazarın ve yayınevinin ilk okuduğum kitabı oldu Karanlığa Doğru,
Ne yalan söyleyim ilk başlarda zorlandım, bazı cümlelerin farklı kurulmuş olması biraz yordu ama kitaptan aldığım keyfi engellemedi.
Konu oldukça farklı geldi bana. Ticaret konusunda çok gelişmiş Mahala adlı bir şehiri anlatıyor. Gerçek dünyada olduğu gibi bir kesimi yokluk ve karanlık içerisinde bir kısmı ise aydınlık ve varlık içerisinde. Hele bir de çukur varki, herşeyin örtbas edildiği bir yer. En çok dikkatimi çeken ise acı büyüsü oldu. Detaylarına girmeyeceğim, okumanız lazım ama şunu söylemeliyim, gerçek acıdan gücünü alıyor bu büyü.
Başkahramanımıza gelince…
Rojan Dizon, kayıpları ve asileri yakalayan/bulan dedektif gibi bir şey. Çapkın, (ya da kendini öyle sanıyor) çaktırmasa da duygusal ve yufka yürekli, acıdan nefret eden ama acı büyüsü yapabilen nadir birkaç insandan biri ayrıca ağzı da bir hayli bozuk. İyi-kötü tipler vardır ya hani birazcık karanlık, gizemli yanı olan ama içinde bir ışık olan tipler… İşte Rojan’da öyle, kapakta bir ifade var: Bazı kahramanlar gölgeleri sever, gerçekten de doğru, içinde bir korkuyla yaşıyor, büyüsünden ödü patlıyor. Farkedilmemek, deyim yerindeyse çöplüğünde yuvarlanıp gitmek istiyor. Yaşadığı olaylar onu göz önüne getiriyor ve bir seçim yapmak zorunda kalıyor. Bütün hikayeyi Rojan anlatıyor bize.
Kitap Rojan’ın evden kaçmış bir kızı ailesine teslim etmek üzere yaptığı kovalamacayla başlıyor. Sonrasında ise uzun zaman boyunca görmediği kardeşinden büyü yoluyla haber alıyor ve kardeşini hastanede buluyor. Öğreniyor ki, eşi öldürülmüş, küçük kızı ise kaçırılmış. Görünmez kan bağları devreye giriyor ve yeğenini bulmak için elinden geleni yapmaya çalışıyor. İzler kendisini “Mahala” şehrinin dibinin dibi denebilecek yere sınırın da altına yani “Çukur”a götürüyor. Hiç birşeyin göründüğü gibi olmadığını, acı büyüsünün işlevini ve sonuçlarını, birebir yaşayarak anlıyor. Burda kendisine rehberlik edecek, kader birliği edeceği Paşa ve Jake ile tanışıyor. Kitap ilerledikçe açılıyor, heyecan ve aksiyon artıyor. Sonunu öğrenmek için bir an önce bitsin isterken, bir yandan da bitmesin istedim.
Çevirisine bakarsak, orjinalini bilemiyorum ama değerlendirirken kriterim genellikle, okurken kopukluk olmaması, çelişkili ifadelerin bulunmamasıdır. Bu anlamda birkaç yer haricinde çevirisini beğendim diyebilirim.
Kapak, konu ve içerikle birebir örtüşmüş ayrıca orijinal olması da artı bir puan.
Özetle sıkılmadan, keyifle okuyacağınız bir kitap ortaya çıkmış.
2. kitabın çıkmasını merakla bekliyorum, umarım çok da beklemeyiz.
değerlendirmem
5-Tek kelimeyle mükemmeldi
***
Acı-büyüsü, bundan çıkarılan güçle sağlanan enerji ve bunu elde etmenin bedelini canlarıyla ödeyen, çoğu kız, yüzlerce çocuk. Aşağıdakiler ve yukarıdakiler, tıpkı bugün dünyamızda yaşananlara benzer türde bir ilişki içindeler. Yukarıdakilerin rahat yaşamı için feda edilen aşağıdaki insanlar onların kanını ve canını emen yukarıdaki egemen güç aşağıdakileri, hele de bunlar çocuklarsa, inançlarıyla kandırmanın korkunçluğu, işledikleri günahların kefaretini acı çekerek ödemenin kandırılmışlığı ve ilk başta salt kendi ailevi nedenleriyle yola çıkarak, bu acıya son vermeye çalışan hergele, günlük yaşayan bir kahraman. sonunda yaşamının bir yerinde dişe dokunur bir şeyler yapmakta olduğunun farkına varan bir hovarda. ilginç olduğu kadar, tüyler ürpertici öğeleri de olan bir çağdaş masal.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder