24 Mart 2015 Salı

RKBT 4. Gün || Aslıhan Akagöz "Senden Bebek İstiyorum" || Yorum ve Çekiliş



Türkçe Yayın: Postiga Yayınları
Türü: Günümüz romantik, komedi



YORUM

Merhabalar

Şu satırları yazarken ilaçlarım ve ben sıkı sıkıya kaynaşmış bir haldeyiz. Biraz öksürük şurubu, biraz grip ilacı, spreyler ve takviyeler. İşte böyle çok sıkıntılı ve hastalıklı bir haftaya denk geldi "Senden Bebek İstiyorum"okuması.  Beni biraz zorladı ama iyi ki okumuşum diyorum, yorgun psikolojime gayet iyi geldi. Keyifli bir türk işi romantik komedi. Tür için genelde yabancı yazarları tercih ederken bizde de güzel kalemlere rastlıyorum. Aslıhan'da onlardan biri oldu.  Bu gerçekten sevindirici bir durum. 
Adım adım kitaptan bahsedersem; 
Öncelikle itiraf etmeliyim kitabın adını hiç sevmemiştim... Cüretkar ve biraz arabeskvari gelmişti. Ama kitabı okumadan önce tabii... Okuduktan sonra cuk diye oturduğunu farkettim. Yerine başka birşey gelse -ki aklıma alternatif gelmedi bile- bu kadar etkili olmazdı.
Birbirlerinden hiç hazzetmeyen ve sürekli yarışan iki yakışıklı kuzen, Yiğit ve Mert. Kitabın başlarındaki odunlukları nedeniyle ikisine de biraz kızdım ama ikisi de sevimli hödükler :D :D
Yiğit biraz daha kontrolcü ve katı, Mert tersine vurdumduymaz, alaycı, oluruna bırak tarzında bir adam. İkisi de güç sahibi, varlıklı ve yakışıklılar.
  Bu zibidilerin babaanneleri olan dünya tatlısı, Hulusi Kentmen'in dişi versiyonu olan Pakize Sultan, mirasını kendisine ilk torun verene bırakacağını söylemesiyle ikisi arasında yeni bir yarış başlar. Bakalım önce hangisi baba olacaktır.? Ama herşeyden önce bebeklerinin anneleri kim olacaktır?
İşte burada Yiğit'in aklına geçmişinde kalan Feyza gelir, Mert'in karşısına da Sedef çıkar. 
Bir bebek için mecburi olarak birlikte yola çıkan iki çiftin hikayesi böylece başlar :D :D
Karakterlerin ve ilişkilerin ayrı bir tarzı var. Yiğit ve Feyza'nın ilişkisi biraz daha dingin, Feyza'nın fedakarlığı daha bir ön planda ve aksiyonlarla hareketlenmiş. Mert ve Sedef'in ilişkileri nefretle başlayıp, atışmalarla ve deli dolu aşkla devam ediyor. 
Gayet keyifli, güzel yazılmış bir hikaye ve oldukça akıcı. 600 küsür sayfa oldukça hızlı ilerliyor. Yine de birazcık daha kısa olabilirmiş gibi geldi ama yazarın tercihi diye düşünüyorum, sonlara doğru farklı zaman dilimlerinde karakterlerimiz ne durumda diye yazmak istemiş. Bonus gibi bunlar. Özellikle bebeklerin biraz daha büyümüş hallerini okumak hoştu. 
Olumsuz olarak gördüğüm pek bir şey olmadı (redakte sıkıntıları çok azdı) Romantik komedi tarzı yazılmış kitapları seviyorsanız, Senden Bebek İstiyorum'a bir şans vermenizi tavsiye ederim. 
Şahsen yazarın kalemini beğendiğim için diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum. 


Arka Kapak

Senden Bebek İstiyorum Çünkü seni hiç unutmadım.

Bir adam neden baba olmak ister? Mutlu ve sıcacık bir yuvada kendinden bir parçaya hayat verip onu büyütmek için, olabilir mi? Ama Yiğit ve Mert'in baba olmayı kabul etmelerinin sebebi bu değildi. Büyükanneleri Pakize Hanım gülümseyerek, "İlk kim kucağıma bir torun verirse bütün servetim onundur," deyince Mert, sırf Yiğit'e bir konuda daha üstünlük sağlayabilmek adına kabul etmişti bu isteği. Tek niyeti Yiğit'i her konuda alt edebilmekti. Peki, Yiğit buna izin verecek miydi? Mert'in kendisini alt etmesine göz yumacak mıydı? Peki iş anne adaylarını ikna etmeye gelince neler olacak dersiniz? Aslıhan Akagöz'ün çok okunan romanlarından aldığınız tadı sürdürmeye devam edebilirsiniz. Eğlenceli ve bir an bile kesilmeyecek heyecanıyla elinizdeki kitapla yazara hayranlığınızın artacağını garanti ederiz.

"Benim size verebilecek hiçbir şeyim yok," dedi güçsüz bir sesle. "Hayır, yanılıyorsun Sedef." Adını adamın ağzından duymak garipti. Rahatsızlık vericiydi. "Sen şu sıra bana çok lazım olan o en önemli şeyi verebilirsin." "Ben anlayamıyorum. Mert Bey siz benden ne istiyorsunuz?" "Ben senden bir bebek istiyorum."
(Tanıtım Bülteninden)

ve çekilişşşş...






15 Mart 2015 Pazar

Paula Weston - Gölgeler [YORUM]

Orjinal Adı: Shadows
Seri Bilgisi: The Rephaim#1
Goodreads Puanı: 4.00
Türkçe Yayın: Yabancı Yayınları
Çevirmen: İnci Nazlı
Türü: Fantastik, Genç yetişkin


YORUM

Merhabalar, yeni bir yorumla daha sizlerleyim.
Bir kaç gündür okuduğum Paula Weston - Gölgeler kitabı sonunda bitti. Normalde çok kısa sürede bitirebileceğim tarzda olmasına rağmen iş ve ev yoğunluğum arasına sıkışmasından kaynaklı 3-4 gün sürdü. Yoksa melek temalı fantastik kitapları okumayı çok seviyorum. :)

Gölgeler'de İkiz kardeşinin ölümünü atlatmaya çalışan Gabby Winters'in hikayesi anlatılıyor. Gabby bir araba kazası geçirmiş, bu kazada kardeşi ölmüş kendisi de ölümden kılpayı kurtulmuş. Geçmişi de puslu, kaza öncesine dair pek bir şey hatırlamıyor.  Korkunç yaratıkların olduğu ve Matt adını verdiği biriyle sırt sırta dövüştüğü rüyalar görüyor ve bunu internet ortamında hikayeleştiriyor. Bir gün bardayken rüyalarındaki Matt'ı karşısında kanlı canlı görünce şaşırıyor. Son derece yakışıklı ve çekici, bir o kadar da alaycı  ve umursamaz Matt'in aslında Rafa olduğunu ve geçmişinin bildiği gibi olmadığını öğrenir.(Rafa, kendisi favorimdir :D )
Gabby aslında düşmüş meleklerin çocuklarından biridir. O ölümsüz bir savaşçıdır. Ama birileri hafızasıyla oynamış olduğundan farklı bir hayata, sıradan bir insan olduğuna inandırılmıştır. Bir yanda iblisler bir yanda diğer yarı melekler peşindedir. Çünkü düşmüş meleklerle ilgili çok büyük bir sırrı bildiğini düşünmekteler. Oysa Gabby diğer hayatı olan Gabe'i ve olanlar hakkında hiçbir şey hatırlamamaktadır. Rüyalarında sırt sırta dövüştüğü Rafa'nın yardımıyla bu gizemi çözmeye çalışır.
Tabi bu hiç kolay olmayacaktır. Karşısında hem bilinmeyen bir geçmiş, hem iblisler hem de bir zamanlar ait olduğu yarı melek grubu olan Rephaimler vardır.

Yazarın güzel bir kurgu yarattığını düşünüyorum. İlgi çekici, gayet akıcı, bilinmezlik dolayısıyla merak hissinin üst düzey olduğu tam tadında bir giriş kitabı olmuş. Aksiyonu da cabası.
Rafa tiplemesine ayrıca bayıldım. Adamdan resmen ukalalık akıyor ama yine de çok sevimli. Umursamaz ve ukala hallerinin ardında melek saklı :D :D
Gabby'de inşallah potansiyeline ulaşır bir de o hallerini görürüz.
Kitapla ilgili tek sıkıntım anlatımın şimdiki zaman kipinde olması. Bu da olmasa çok iyi olacakmış. Nazarlığı olsun deyip geçelim :D :D
Unutmadan bizdeki kapağını orjinalinden daha çok sevdim.  Serinin devam kitabını büyük bir merakla bekliyorum. Umarım Yabancı Yayınları bizleri çok bekletmez.


ARKA KAPAK


Gaby Winters yaklaşık bir yıl önce ikiz kardeşi Jude'u bir trafik kazasında kaybetmişti. Kazadan sonra bedeni iyileşmişti ama acısı hâlâ ilk günkü gibi tazeydi ve kâbusları bitmiyordu: Her gece kâbuslarında iblislerle ve cehennemin diğer yaratıklarıyla savaşıyordu.

Ve sonra karşısına Rafa çıktı. Rafa, sadece kâbuslarında sık sık gördüğü çocuk değildi, aynı zamanda ikiz kardeşi Jude'la da bir geçmişleri olduğunu iddia ediyordu. Gaby, hayatı ve kendi hakkında bildiğini düşündüğü gerçeklerin sadece birer yalan olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştı ve bulması gereken gerçekler kâbuslarındaki gölgelerde gizliydiler. Rafa kimdi? Refaimler kimlerdi? Ve en önemlisi Gaby kime güvenebilirdi?

"Sıkı, zekice yazılmış ve farklı… Okuduğum en iyi melek temalı kitaptı!" 

11 Mart 2015 Çarşamba

Jessica Verday - Gölgeler [YORUM]




Orjinal Adı: The Hollow
Seri Bilgisi: The Hollow
Goodreads Puanı: 3.75
Türkçe Yayın: Pegasus Yayınları
Çevirmen: Sevinç Seyla Tezcan
Türü: Fantastik, Genç yetişkin

YORUM

Merhabalar yine bir yorumla karşınızdayım. Pegasus Yayınları’ndan çıkan Gölgeler kitabı uzun zamandır ilgimi çekiyordu. Özellikle kapağından çok hoşlanmıştım. Öncelikle serinin ikinci kitabı indirimdeydi onu aldım. Nasılsa ilk kitapta ucuzlar diye bekledim ama nafile bir türlü fiyatı uygun olmadı. Sonra Tüyap’ta alayım dedim ama eve gelip baktığımda serinin 3. Kitabını aldığımı fark ettim. Kesin bu kitapta bir şey var. Evren bana bir şeyler mi demek istiyor diye düşünürken geçen hafta denk getirdim ve aldım. Bazen durup bir söz dinlemek lazımmış.
Sleepy Hollow ve başsız süvari efsanesini duymuşsunuzdur. İşte kitabın etrafında döndüğü konu bu. Biraz daha modern versiyonu.
Abigail’in (Abbey) çok yakın arkadaşı Kristen’in nehirde ölümüyle başlıyor. Abbey bu ölümle başa çıkmakta çok zorlanmaktadır. Bu süreçte gizemli Caspian ile tanışır ve ondan destek alır. Bir süre sonra da aşık olur. Bu arada Kristen’in günlüklerinden onun gizli bir ilişkisini öğrenir. Abbey ihanete uğramışlık hissiyle bir isyan içerisine girer. Caspian’da gizemli halleriyle kendisinden uzaklaşmaya başlar. Hikaye böyle devam ediyor.
Fantastik kitapları severim ama nedense Gölgeler benim için pek de iç açıcı olmadı. Kitabın büyük bir bölümü Kristen’in ölümüyle ilgili ama bu konu ne gelişti ne sonuca ulaştı. Sürekli Sleepy Hollow mezarlığı etrafında gezip durdu. Sanki amaçsızca yazılmış, bir yere bağlamak istemeksizin günce gibi devam etti. Tabii bir noktada efsaneye bağlanacağı belli ama gelmiyor o nokta :D :D
Kitabın finalinde var birşeyler ama benim için çok da tatmin edici olmadı. 
Belki de hikaye devam kitaplarında daha iyi olur.  O nedenle ikinci kitabına da bir şans vereceğim.

ARKA KAPAK


Hatırların gölgesinde bir kasaba, hüznün ve gizemin ortasınta kalmış bir sevgi!

Abbey'nin en yakın arkadaşı Kristen, Sleepy Hollow Mezarlığı civarında kaybolunca herkes onun öldüğünü düşünür ve intihar ettiğine dair dedikodular baş gösterir. Abbey, dostunun arkasından yas tutar ama içten içe onun öldüğüne inanmayı reddetmektedir. Bu sırada Kristen'ın cenaze töreninde bir anda ortaya çıkan, son derece yakışıklı ve esrarengiz Caspian'la tanışır. Caspian sırlarla doludur ama Abbey'nin kendisini özel hissetmesini sağlayan tek kişi de odur.

Abbey tam bu üzüntülü dönemi atlatabileceğini düşündüğü anda en yakın arkadaşına dair bildiği her şeyi sorgulamasına neden olan bir sır ortaya çıkar. Abbey, Kristen'ın ihanetine anlam vermeye çalışırken bir başka korkunç gerçeğin de açığa çıkmasıyla hem Caspian'a karşı hissettiklerini hem de akıl sağlığını sorgulamaya başlayacaktır...

"Muhteşem! Gölgeler baştan sona soluksuz okuyacağınız bir roman."
L.J. Smith, The Vampire Diaries'in yazarı

"Verday'in Gölgeler'i gerçekten dikkat çekici ve sonu insanı merakta bırakıyor. Devam kitabı kesinlikle çok okunacak."
Booklist


8 Mart 2015 Pazar

RKBT 5. Gün || Lisa Genova "Unutma Beni" || YORUM


Orjinal Adı: Still Alice
Seri Bilgisi: -
Goodreads Puanı: 4.28
Türkçe Yayın: Artemis Yayınları
Çevirmen: Bilge Gündüz
Türü: Günümüz Dram

YORUM


Alice Howland 50 yaşındadır ve geriye dönüp baktığında harika 3 çocuğa, bir çok meslektaşının saygı duyduğu profesörlük kariyerine ve kendisi gibi profesör olan bir eşe sahiptir. İşine tutkuyla bağlı, zeka seviyesi yüksek, aynı anda bir çok çalışmayı yürütmektedir. Verdiği dersler, gittiği konferans ve seminerler, hayatı oldukça yoğundur yani. Zaman zaman hafızasında sorunlar yaşamaya başlar. Cümlenin tam ortasındayken söyleyeceği kelimeyi unutmak, bulunduğu yerin neresi olduğunu hatırlamamak gibi. Önceleri yoğun temposuna bağlar ardından yaş itibariyle menapoz olabileceğini düşünür. Ancak sorun daha da başkadır. Sorunların artmasıyla birlikte bir nörologa gider ve Alzheimer olduğu öğrenir. Kısa özet bu kadar, devamı için kitabı mutlaka okumalısınız.

Konusu ve anlatımı cidden güzeldi. Karakterle empati yapabiliyor ve kendinizi Alice'in yerine koyabiliyorsunuz. Bunu yaptıktan sonra gerisi çorap söküğü gibi geliyor.
Düşünsenize bir insan nasıl var olur? Zihniyle, benliğiyle, anılarıyla bir kimlik oluşturur.  Alzheimer'da o zihin size düşman olur. Teknik terimlerini bilemem ama sizi siz yapan şeyler parça parça yitip gider. Kimi zaman her gün kullandığınız bir kelimeyi kaybedersiniz, bir gün nerede olduğunuzu hatırlamazsınız, bir gün canınız kanınız, sevdiğiniz insanlar size yabancı olur. Bir gün aynaya baktığınızda karşınızda hiç tanımadığınız bilmediğiniz bir insanla karşılaşırsınız. Cidden çok zor, acı verici bir durum. Bir yere kadar kendiniz de üzülürsünüz ama bir yerden sonra hatırlayamadığınız için bu üzüntüyü sevdiğiniz insanlar çekmeye devam eder. Bu korkuyu Lisa Genova'nın anlatımıyla iliklerime kadar hissettim. Ya bende yaşarsam? Ya da sevdiğim biri? Ya yükü ağır gelirse? Alice'in hikayesi herkesin başına gelebilecek türden ve kendimi kitaba o kadar kaptırdım ki bir kırılma noktasından sonra gözyaşlarıma hakim olamadım.

Unutma Beni, Alice'in Alzheimer'ı kabullenme sürecini, ailesiyle yaşadıklarını,hastalığa karşı direnişini anlatan, farkındalık yaratan bir kitap.  Duygusal olduğu kadar gerçekçi bir anlatıma sahip.
Dramları çok fazla tercih etmesem de konusundan, anlatımından, çevirisinden ve redaktesine kadar çok beğendiğim bir kitap olunca fikrim değişiyor. :D
Unutma Beni bu anlamda tam puan aldı benden.

ARKA KAPAK


Artık dünü yoktu, belki yarını da. Sadece bugüne sahipti. Ama o, hatırlayacağı son anı için savaşmaya kararlıydı.

Elli yaşındaki Alice Howland hayatıyla gurur duyuyordu. Harvard'da bilişsel psikoloji profesörüydü ve dilbilim alanında dünyaca tanınan bir uzmandı. Aynı zamanda başarılı bir eşi ve üç yetişkin çocuğu vardı. Ancak Alice, unutkanlığının arttığını, aklının giderek karıştığını hissetmeye başlamıştı. Derken trajik bir teşhis hayatını geri dönüşü olmayacak şekilde değiştirdi.

Etkileyici olduğu kadar rahatsız edici bir hikâye olan Unutma Beni, sizi Alzheimer hastalığının üzücü yolculuğuna çıkarıyor. Akıl Oyunları kadar sarsıcı, Sıradan İnsanlar kadar unutulmaz bir eser.

"Unutma Beni'yi okuduktan sonra içimden, yabancılarla dolu trende ayağa kalkıp bu kitabı almanız lazım, diye bağırmak geldi."
- The Boston Globe-

"Herkese anlatılması gereken bir hikâye."
- Brunonia Barry, New York Times Çoksatarı Yazar-
(Tanıtım Bülteninden)

7 Mart 2015 Cumartesi

Bir CNR EXPO KİTAP FUARI Daha Geçti....


Merhabalar

Yine bir fuar sonrası sizlerleyim. Fuar dönüşü rahatsızlanmam (nazar mı değdi ne :P) ve iş yoğunluklarım nedeniyle postu anca yayınlayabiliyorum.

CNR Kitap Fuarı'nın ikincisi  bu yıl 27 Şubat - 8 Mart tarihleri arası yapılıyor. Ben de ilk hafta sonunu kaçırmadan bir gezeyim dedim. Öncelikle Tüyap'ta olduğu gibi hem ziyaretçi hem de yayıncı olarak yoğun bir kalabalık yok, en azından ilk hafta sonu için. 
Anadolu yakasında bulunduğum için güzergah olarak Üsküdar(otobüs) -Marmaray-Havaalanı Metrosu'nu tercih ettim. Otobüs yolcuğunu hariç gerisi iyiydi :D :D
Fuar dediğim gibi çok kalabalık değildi ama ben gayet eğlendim. Yayınevleri ve uzun süredir görmediğim arkadaşlarla güzel sohbetler yapma imkanım oldu. Kesinlikle özlemişim :D :D
Yine her fuarda olduğu gibi elimden geldiğince bol bol fotoğraf çekip indirimleri paylaşmaya çalıştım. Gelme imkanı olmayan veya duruma göre gelmeyi düşünenlere az bir faydam olsun istedim.
tüm fotolar ve indirimler Kitapların Penceresinden sayfamda online olarak yayınlandı ve çok fazlalar. Aşağıda linklerini ekledim ama umarım gözden kaçan olmamıştır :D :D

Genel olarak bilgi verirsem;
 Nemesis (ciltli olan farklı), Optimum Kitap, Fenomen, Angel Yayınları, Aspendos, fiyatları 10 TL'de fixlemişlerdi. 
Martı ise her zamanki gibi 5-10-15 TL (cep, normal,ciltli) fiyat aralığındaydı.
İthaki grubunda Müptela ve Yabancı %25 diğerleri %25-50 arasında,
Epsilon özel kampanya fiyatları haricinde genel  %20,
Artemis %30, Eksik Parça %25
aklımda doğrudan kalanlar. Diğerleri de linklerde :D



Alışverişlerimi genelde internet üzerinden hallettiğim için fuarda fazla birşey almadım. Ama elim boş olarak da çıkmadım. Aşağıdaki kareye girmeyen Nemesisten Kat Martin Şeytanın Kolyesi ve Jaci Burton'lar var. Onlar da inşallah kısa zamanda elimde olacak :D :D