14 Mart 2016 Pazartesi

Elle Kennedy - Anlaşma - The Deal 1 [YORUM]



Orjinal Adı: The Deal
Seri Bilgisi: The Deal #1
Goodreads Puanı: 4.35
Türkçe Yayın: Yabancı Yayınları
Çevirmen: Hanife Albayrak
Türü:  Yeni Yetişkin, Romantik



YORUM

Okuduğum ama yorum konusunda oldukça geciktiğim kitaplar ufak bir tepecik oluşturdu. 
Elle Kennedy - Anlaşma'da bu kitaplardan biri. Yeni yetişkin türünde yazılmış. Ana kahramanlarımız üniversitede müzik öğrencisi, zeki ve güzel Hannah ile aynı okulun cool, kızları peşinden sürükleyen rüya adamı, egosu kaf dağında olan hokey oyuncusu Garret.
İki alakasız insanın ortak noktası ise felsefi konuları işleyen Etik dersi.
Hocaları tüm sınıfı deyim yerindeyse yerlerde süründürmektedir. Hannah duruma şaşırsa bile en iyi notu alan kişidir. Garret ise dersten kalmış ve hem okul takımındaki yeri hem de ilerde hayalini kurduğu profesyonel hokey kariyeri tehlikededir.
Hannah, Garret'in hiç radarına girmemiştir, ta ki Etik Dersi sınav notunu görene kadar. Sonrasında da sakız gibi ona yapışır, çünkü ne yapıp edip o dersi geçmesi gerekiyordur. Hannah tarafından sürekli reddedilen Garret bir süre sonra onun yumuşak karnını keşfeder. 
Justin!!!
Hannah ona karşı platonik takılmaktadır. Garret'e aslan kesilen, Justin'in karşısında dut yemiş bülbüle dönmekte ve kırmızının binbir tonunu teninde barındırmaktadır.
Kitabın adı da işte bu durumdan geliyor. Garret Hannah'ya anlaşma önerir. Etik için ders vermesine karşılık O da Hannah'ya Justin'in dikkatini çekmesi için yardım edecektir. İşte olayımız böyle başlıyor. Sonrası ise oldukça eğlenceli, sıcak ve samimi havada devam ediyor. 
Diyaloglar sevimli ve komik. Zoraki bir çıkar durumundan gelişen arkadaşlık ve sonrasındaki aşkı okumak eğlenceliydi.İki karakter de birbirine denk ve altta kalır yanları yoktu. Buna rağmen yavaş yavaş birbirlerinin hayatlarında yer ettiler. 
Garret'i sevdim, doğru bir çocuk. Evet egosu boyunu geçiyor ama, steroid man görüntüsünün altında bir beyni ve kalbinin olduğunu da saklamıyor. Hayatındaki baba figürü üzerinde baskı kuracak gibi düşünürken, o kesinlikle altında kalmadı.

Hannah'ı genel olarak sevdim. Hazır cevap, zeki, yıkılmayan bir karakter. Ne dominat ne de ezik. 
Ama bazı yerlerde beni kızdıran davranışları da olmadı değil. 
Ayrıca onunla ilgili bir şeyler biraz eksikti. 
Mesela Hannah'ın geçmişindeki kötü olay. Detaylı işlemeyince, yansımasını sadece cinselliğe vurunca inandırıcılıktan uzak ve gereksiz kalmış. Bu kısımlar olmasa da olurmuş. 

Kitapla ilgili sevmediğim diğer bir konu da Anlaşma'nın kaynağı olan Justin, varla yok arası. Onun da bir ağırlığı olsaydı ya da hiç olmasaydı. Bence bunlar olmadan da kitap kendini okuttururdu.
  
Hoşlanmadığım kısımları pas geçersek kurgusu eğlenceli, anlatımı sürükleyici ve akıcıydı. 
Amerikan üniversite gençliğini anlatan kitapları seviyorsanız, kafa dağıtmak, keyifli vakit geçirmek için tercih edilebilecek kitaplardan biri Anlaşma. 

ARKA KAPAK

2015 Goodreads En İyi 5 Romans Kitabından Biri
Okulun kötü çocuğuyla anlaşmak üzereydi ve işler fena halde karışacaktı...
Hannah Wells onu baştan çıkaracak birini sonunda bulmuştu. Hayatındaki diğer her şey konusunda son derece kendisine güvenmesine rağmen, konu seks ve arzulara geldiğinde boş çuvaldan farkı yoktu. Hoşlandığı adamın dikkatini çekmek için sinir bozucu, çocuksu ve kendini beğenmiş hokey takımı kaptanına özel ders verip onunla çıkıyormuş gibi davranmak zorunda kalsa da, bunu yapmaya kararlıydı.
Garrett Graham’ın tek istediği mezun olduktan sonra profesyonel hokey oyuncusu olmaktı, ancak düşen ortalaması, uğruna çalıştığı her şeyi tehdit ediyordu. Eğer alaycı bir esmer güzelinin başka bir adamı kıskandırmasına yardım etmek takımdaki pozisyonunu garanti altına alacaksa buna katlanırdı. Fakat beklenmedik bir öpücük her ikisini de daha önce yaşamadıkları bir arzu yolculuğuna sürüklediğinde, Garrett numara yapmanın hiçbir işe yaramayacağını anlamıştı. Şimdi sadece Hannah’yı aradığı adamın kendisine çok benzediğine ikna etmeliydi.
“Elle, yeni yetişkin türünün duygularını, romantikliğini ve dizginlenmemiş seksiliğini ustaca yakalıyor! Garrett için çıldıracaksınız! –Alice Clayton, New York Times çoksatan romanı Duvarların Dili Olsa’nın yazarı
“Elle Kenedy daha ilk cümleyle insanı yakalıyor! Hem ateşli hem de kalbinizi  burkan cinsten bir roman olan Anlaşma kesinlikle harika! –Katy Evans, New York Times çoksatan yazarı
“Okuduğum en iyi üniversite temalı aşk kitabıydı… Güldüm, kendimden geçtim, kitabı elimden bıramadım. Şiddetle öneriyorum!” –Aestas Book Blog

9 Mart 2016 Çarşamba

Virginia Boecker - Cadı Avcısı [YORUM]



Orjinal Adı: The Witch Hunter
Seri Bilgisi: The Witch Hunter #1
Goodreads Puanı: 3.77
Türkçe Yayın: Yabancı Yayınları
Çevirmen: Onur Özkan
Türü: Fantastik, Genç Yetişkin,

YORUM


Merhabalar,

Blogumun bugünkü konuğu Yabancı Yayınları'ndan çıkan Cadı Avcısı.
16. yüzyılda cadıların olduğu bir dünya üzerine kurgulanmış kitap. 
Bu dünya da cadılar kötüdür, çünkü veba denen illeti çıkarmışlardır. Elizabeth'te vebanın dolaylı kurbanlarından biridir, anne ve babasını vebadan kaybetmiştir. En yakın arkadaşı Caleb'le birlikte Cadı Avcısı olmak üzere kralın amcası olan Blackwell tarafından eğitilir. Dışardan bakıldığında krallıkta hizmetçi olarak görünmektedir ancak Caleb'le birlikte Blackwell'in en iyi cadı avcılarındandır. Şifacı, büyücü, cadı hiç farketmeksizin onlar tarafından yakalanıp sonları yakılarak ölümle bitmektedir.
Elizabeth bu durumdan rahatsızlık duysa da iyi bir asker olarak görevlerini yerine getirmektedir. En büyük hedefleri ise güçlü büyücü Nicholas Perevil'dir. 
Bir gün başı bir takım şifalı otlar yüzünden derde girer ve Blackwell ve Caleb tarafından yüzüstü bırakılır. Artık o da cadı olarak suçlanmaktadır yakılmak üzere hapse atılır. Tek yardıma gelen ise düşman bildiği Nicholas Perevil'dir.  
Ancak onun da bir sebebi vardır. Onun gizli kimliğinden habersiz, Nicholas’ın ve diğer cadıların onu kurtarmalarının sebebi Elizabeth’in bahsedildiği kehanettir. Elizabeth hayatını kurtarmak için Nicholas'la bir anlaşma yapar ve devamında cadıların dünyasına giriş yapar.

Kitabı okuyalı bir hayli oldu ama yazması bugüne kaldı. 
Hem tarihi hem fantastik ve de genç yetişkin türünde olması nedeniyle biraz daha tempolu bir şeyler beklerdim.  Öyle çok çok heyecan veren inişleri çıkışları olmadı benim için.  Buna rağmen birkaç saatte bitebilecek kadar akıcıydı ve de kendini okutturan bir anlatımı vardı. Bundan dolayı sıkılmadım. Kötü değildi ama serinin ilk kitabı olarak daha iyi birşeyler de çıkabilirdi. Şubat'ta okuduğum kitapla ilgili aklımda en net kalan  "Elizabeth kızım, çok pis satışa gelmişsin" diye düşündüğümdü.  Bence konusu ve kurgusu karakterleri bakımından ortalama bir kitaptı. Devam kitabı belki daha iyi olabilir.
Yalnız kapağına on numara beş yıldız veriyorum. Resmen bayıldım. Yabancı umarım böyle devam eder.

ARKA KAPAK

Tenime dağlanarak işlenmiş mühür.
XIII
Beni koruyan ve ne olduğumu gösteren mühür.
Ben On Üçüncü Yazıt’ın bir uygulayıcısıydım.
Bir cadı avcısı.
Korkulması gereken kişi bendim.
En büyük düşmanınız dövüştüğünüz şey değil, korktuğunuz şeydir.
“İyi bir fantastik kitapta olması gereken her şey var: kılıçlar, zehir, kara büyü ve ihanet. Eğlenceli, kanınızın çekileceği, macera dolu bir ilk roman.” - April Tucholke, Derin Sularla Şeytan Arasında romanının yazarı

“Ustalıkla ve kıvrak bir zekâyla yazılmış, macera, espri ve sihir yüklü bir fantastik hikâye.” ―Beth Revis, Bir Milyon Güneş ve Evrenin Ötesi romanlarının  New York Times çoksatan yazarı

*“Sinematografik anlatımın canlılığıyla, nefes kesici bir macera.”  ―PW (starred review)
“Boecker çıkış romanındaki anlatım tarzıyla okurun Elizabeth’in sırlarını, endişelerini ve korkularını hissetmesini sağlayarak gerilim dolu bir hava yaratmış… Macera dolu bu kitapta kılıçlar çarpışıyor, canavarlarla savaşılıyor, kara büyü kullanılıyor ve ihanet kol geziyor… Maceranın yanı sıra arkadaşlık ve aşkın da yer aldığı bu hikâye genç edebiyatı fantastik okurlarının nefesini kesecek.” -School Library Journal 
“Boecker’in yarattığı alternatif on altıncı yüzyılda büyülü dünya kadar karakterler de ilgi çekici… Karmaşık fantastik öğelerin arasına serpiştirilmiş arkadaşlık ve aşk kırıntıları, gizemli, macera ve sihir dolu bir hikâye sözü veriyor.” -Booklist 
“Elizabeth güçlü yan karakterlerle desteklenmiş, etkileyici bir kahraman. Oldukça başarılı bir çıkış romanı. Elizabeth’in gelecek maceralarının da aynı derecede heyecan verici olacağına hiç şüphe yok.” -VOYA

1 Mart 2016 Salı

Sophie Hannah - Yanlış Anne [YORUM]



Orjinal Adı: Wrong Mother
Seri Bilgisi: Spilling CID #3
Goodreads Puanı: 3.47
Türkçe Yayın: Pegasus
Çevirmen: Işıl Artış
Türü: Psikolojik Gerilim

YORUM

Merhabalar
Bu aralar okumakta gayet hız kazanmama rağmen yazarken sanki biraz tembelleştim gibi, Goodreads'ta okuyorum diye işaretlediğim 4 kitabın 3'ünü Şubatta bitirmiş olmama rağmen ben daha yeni yazmaya başlıyorum. Bu konuda biraz disipline ihtiyacım var sanırım :) :)
Aman ne yapayım diyorum bir taraftan da, hem iş, hem ev, çocuk ,eş derken iyidir bu kadarı da iyidir demeden geçemiyorum.
Şubatta Ölümcül Oyuncaklar Serisini bitirdikten sonra farklı bir tür okumak istedim, şansıma kitaplıktan elime Pegasus Yayınları'ndan çıkan Yanlış Anne kitabı geldi. Psikolojik gizem, ya da gerilim olarak sınıflandırabiliriz.

Kitabın ilk sayfalarında Sally ile tanışıyoruz, annelik yükünü zar zor taşıyan Sally'nin birbirine yakın yaşta küçük, afacan ve zorlu 2 çocuğu vardır. Bir gün şeytana uyar ve iş gezisi altında kendini dinlemek için tatile gider, burada tanıştığı biriyle beraber olur. Üzerinden yıl geçer bir gün televizyonda bir intihar ve cinayet haberini izler. Haberdeki kadın beraber olduğu adamın eşidir ve 6 yaşındaki kızını ve kendisini öldürmüştür. Ama bir sorun vardır, beraber olduğu adam, televizyonda gösterilen  "Mark Bretherick " değildir. Üstelik tam da bu aralar birisi tarafından izlendiğini ve öldürülmek istediğini düşünmektedir. Yine de olayı araştırmaktan geri duramaz.

Yanlış Anne Spilling CID adlı serinin 3. kitabı. Serinin ikinci kitabı ise Küçük Surat olarak Doğan Kitap tarafından yayınlanmış. İlk kitabın çevrildiğini göremedim. 
Kitabın geneline çocuk sahibi olmaktan oldukça mutsuz kadın karakterler hakim. 
Açıkçası bir anne olarak canımı sıkan bir durum oldu. 
Sırf bu sebepten yanlış kitabı seçmişim diye düşünmedim değil. Evet çocuk cidden zor ama kitaptaki anneler bence ciddi anlamda psikolojik vakalar. Yok daha neler dedim ama okumadan da duramadım. Çünkü yazarın anlatımı iyi, sürekli bir gizem havası, öğrenme, sonuca ulaşma isteğimi körükledi. Bu nedenle kitabı bırakasım gelmedi.
Kitabın farklı anlatıcıları var ve 3 koldan ilerliyor. Ana karakter Sally, olayı çözmeye çalışan polis grubu, bir de günlüğüyle Geraldine.  
 Tabii onlarında ilişkili olduğu durumlar, kişiler vs. de vardı. Muhtemelen karakterlere biraz daha gerçeklik katmak amacıyla yer aldılar ama çok gerekli miydi, bence hayır. O nedenle bazı yerlerde sıkılıp hızlıca göz gezdirip geçtiğim de oldu. 

Yazar olayları öyle bir kurmuş ki neyi nereye bağlayacağını ya da sonunda kimin suçlu olduğunu tahmin edemedim.  Kitabın finalinde kartlarını ortaya serdiğinde ise benim için ciddi bir şok oldu. Çünkü böyle bir manyaklığı beklemiyordum desem yeridir. Sadece geldiği nokta ve psikolojik vaka anneler rahatsız etti beni. Bu durumu es geçersem ve Dedektif Simon'un kurduğu bağlantıları ben pek kuramasam da yine de kurgusu ve anlatımıyla fena değildi  diyerekten yazımı sonlandırıyorum.

ARKA KAPAK

“Müthiş bir psikolojik gizem… Elinizden bırakamayacaksınız.”
Publisher’s Weekly

Sally, bir akşam kocasıyla birlikte haberleri izlerken hiç beklemediği bir ismi duyar: Mark Bretherick. Mark, Sally'nin hiç tanımaması gereken bir adamdır. Bir yıl önce son anda iptal edilen bir iş gezisinin yerine rahatlamak, dinlenmek ve yorucu aile hayatından biraz uzaklaşmak için gizli bir tatile çıkmıştı. Tatilde Mark'la karşılaşmış, kısa süreli bir ilişki yaşadıktan sonra ikili bir daha görüşmemeye karar vermişti. Adam hakkındaki tüm detaylar aynıdır: işi, yaşadığı yer, eşi Geraldine ve kızı Lucy. Ancak haberlerdeki adamın fotoğrafı Sally'nin tanıdığı adam değildir ve karısı ile kızı öldürülmüştür.

“Hannah, okuyucuyu son sayfaya kadar tahminler yürütmek zorunda bırakan tüyler ürpertici senaryolar ve yanıltıcı karakterler yaratma konusunda uzman. Gerilim bir an için bile azalmıyor.”
Grazia

“Kitabı okurken ileride ne olacağını merak etmekten, sayfaları çevirip daha fazla okumaktan kendimi alamadım.”
www.vulpeslibris.com

“Hannah bu bağımlılık yaratıcı, dâhiyane gerilim kitabında heyecanınızın bir dakika bile azalmasına izin vermiyor.”
Marie Claire

“Bu harika yazarı yeni keşfettim. Kitabı sizi daha ilk satırdan içine çekiyor ve en kötüsünün olmasından korkmanıza 
rağmen okumaya devam ediyorsunuz. Öyle güzel ki elinizden bırakamayacaksınız.”
Katie Fforde

Dâhice ve tüyler ürpertici.”
Red Magazine


23 Şubat 2016 Salı

Cassandra Clare - Cennet Ateşi Şehri - Ölümcül Oyuncaklar 6 [YORUM]




Orjinal Adı: City of Heavenly Fire
Seri Bilgisi: The Mortal Instruments#6
Goodreads Puanı: 4.48
Türkçe Yayın: Artemis
Çevirmen: Zeynep Arıkan
Türü: Fantastik, Genç Yetişkin

Merhabalar,
Büyük bir azimle başladığım  ve 2 aya yayılarak tamamladığım Ölümcül Oyuncaklar serüvenim Cennet Ateşi Şehri'yle son buluyor. Heyecanla bir an önce bitsin diye sayfaları devirdiğim, bitince de keşke bitmeseydi dediğim bir seri oldu Ölümcül Oyuncaklar.
Kayıp Ruhlar Şehri'nin sonunda kahramanlarımız Jace ve Sebastian arasındaki bağı kırmanın yolunu bulmuşlardı. Tabi bunun da her zamanki gibi sonuçları olacaktı. (Hem Jace hem de Simon tarafında detay vermiyorum, kitaptan okursunuz :) ya da bir ipucu vereyim mesela Jace'in durumu kitabın adıyla gayet ilintili... )
Valentine'in kötücül planları Sebastian sayesinde gerçekleşmeye adım adım yaklaşıyor. Sebastian Ölümcül kupa yardımıyla Gölge Avcılarına en büyük zararı veriyor. Dostu dosta, kardeşi kardeşe kırdıracak bir yol buluyor. Dünyadaki Enstitülere saldırarak kupa yardımıyla karanlık avcılar yaratıyor. Saldırılar yüzünden Gölge Avcıları Alicante'ye çekiliyor ama Sebastian gittikçe güçleniyor. Clary takıntısı ise hala devam ediyor. Merkez(meclis, clave) her zamanki gibi, Valentine gibi Sebastian'ı da pek sallamıyor. Dolayısıyla yük yine Clary, Jace ve ekibinin üzerine kalıyor.
Sebastian'ı durdurmak için kötülüklerin ve iblislerin diyarına zorlu bir yolculuk onları bekliyor.

 İşte olayların başlangıcı kısaca böyle diyebiliriz.
Ancak kitabın girişi doğrudan bu şekilde değil. İnternetten bakındığım kadarıyla Los Angeles Enstitüsünün anlatılacağı yeni serisinin karakterleriyle başlıyor olaya. Emma ve Julian. Onları tanımak iyi hoştu da, kitapta gereğinden fazla yer almışlar gibiydi. Ama Blackthorn'ların peri kardeşlerine üzüldüğümü belirtmeden geçemiycem. İçim burkuldu Mark ve Helen'in durumuna.

Cassandra'nın anlatımını, konuyu işleyişi seviyorum,
cidden hikayenin içine okuyucuyu çekmeyi biliyor.
Karakterleriyle, kurguladığı dünyasıyla harikalar yaratıyor. Son kitap itibariyle karakterler fedakarlıktan, sevgiden, aşktan, acı ve kayıptan nasiplerini alıyorlar. Hele ki Simon.. İtiraf ediyorum bence asıl kahraman Simon'du :) :)
Sebastian'a acayip kızgınım önceki kitaptan, yine de acımadım desem yalan olur.
Ah Valentine her şey senin başının altından çıktı. Ne istedin ki kardeşlerden. Geldikleri nokta üzücüydü.
Ama Jace ve Clary için sonunda herşey yoluna girdi. Onunla teselli oldum.
 Güzel bir finaldi kanımca, ama hani Camlar Şehri'ndeki ara finali de aratmıyor değildi.

En büyük hayal kırıklığı çeviriyle ilgili olandı. Yayınevi malesef bu konuda geçer not alamadı benden. Çevirmeni seriyle ilgili bilgilendirip yönlendirebilirdi kanımca. Olmadı kitabı kontrol çeviri ve redakte anlamında elden geçirebilirdi. Stel'in mızrakçık olarak çevirilmiş olmasına hala sinir oluyorum. Okurken çoğu yerde zihnim kendince düzeltme yaptı resmen.

Serinin bütününü düşününce iyi ki okumuşum diyorum, çünkü kulvarında oldukça başarılı Ölümcül Oyuncaklar. Bir kaç olumsuzluk bile 1 puandan fazlasını kırdırmadı bana.





19 Şubat 2016 Cuma

Cassandra Clare - Kayıp Ruhlar Şehri - Ölümcül Oyuncaklar 5 [YORUM]





Orjinal Adı: City of Lost Souls
Seri Bilgisi: The Mortal Instruments#5
Goodreads Puanı: 4.31
Türkçe Yayın: Artemis
Çevirmen: Uğur Mehter
Türü: Fantastik, Genç Yetişkin


YORUM

Merhabalar,

Ölümcül Oyuncaklar'da sona bir kitap kala Kayıp Ruhlar Şehri'yle sizlerleyim.

Düşmüş Melekler Şehri ile uzatmaya giden ve birazcık yön değiştiren serinin temposu ağırlaşmıştı ama sonu itibariyle bir bomba etkisi yapmıştı. Daha önceki kitap yorumlarımda Valentine'in çok büyük bir kötülüğü miras olarak bıraktığından bahsetmiştim. İşte bu kötülük (Jonathan Christopher Morgenstern nam-ı diğer Sebastian) Düşmüş Melekler Şehri'nin sonunda yeniden oyuna girmiş ve  Jace'i de alıp kaybolmuştu. Clary ve Gölge Avcıları öylece kalakalmıştı.

Kayıp Ruhlar Şehri işte bu durumla başlıyor. Merkez  neler olduğunu öğrenmek için Clary ve grubunu sorgular. Tabi bu sorgular neticesinde Jace'in Camlar Şehri'nde başına gelenleri, Simon'un mührünü vs. öğrenirler. Bir süre sonra Sebastian ve Jace'i aramaktan vazgeçerler. Ama Clary ve grubu Jace'den vazgeçmek istememektedir bu nedenle aramalara devam ederler.  Jace Clary'nin karşısına çıkar. Jace bir çok anlamda Jace gibidir ama eskisi gibi de değildir. Lilith'in büyüsü Sebastian ve Jace'i birbirine bağlamış, Jace'in Clary'e aşkı devam etmekle beraber Sebastian'ın kuklası olmuştur. İkisi Clary'e onlarla gelmesi için bir teklif yapar. Clary, Sebastian'a olan nefretine rağmen Jace'e olan  bağlılığı ve onu kurtarabileceğine inancı ile bu teklifi kabul eder. Clary Sebastian'ı yenmek için içerden çalışırken diğerleri de bir çözüm yolu aramaya devam ederler.
Cassandra her zamanki Cassandra, yine kurgusunu güzel kotarmış. Bir önceki kitabındaki ağırlık gitmiş tekrardan tansiyonu yükseltmeyi bilmiş. Kurguyu sadece Jace ve Clary üzerine yapmaması, diğer karakterleri de belli bir ağırlığı olacak şekilde geliştirmesi bu seride gerçekten beğendiğim bir durum. Örneğin Simon.  Sıradan, ezik arkadaş etiketi üzerine yapışmadı. Basit yan karakter olarak da kalmadı. Seri boyunca gelişimi izlemek keyifliydi. Özellikle son kitaplarda kilit rollerde olması geldiği noktayı gösteriyor.
En başından beri kitapta yer bulan Magnus hala gizemlerini koruyor. Bu gizemler ve ölümsüzlüğü Alec'le olan ilişkisinde sorunlar yaratıyor. Bakalım aşabilecekler mi?
İsabel sanki kendini biraz daha dışa açıyor, erkeklere güven konusundaki sıkıntıları sanki Simon'la aşabilecek gibi ama bunu isteyip istemediği pek de belli değil. Simon'la ara ara dalaşıyorlar. Onları bu halleriyle okumak güzeldi.
Maia geçmişinden gelen Jordan ile iyi gibi görünüyor.
Tüm bu duygusal durumlarla birlikte Sebastian'a engel olmak için de çabalıyorlar.
Seri bitmeye yakın ama yeni karakterler kitapta yer almaya devam etmiş. Sessiz kardeşlere Zachariah adlı yeni biri dahil oluyor, yazılanlardan onun da farklı bir hikayesi olduğu anlaşılıyor.
Gelgelelim Sebastian'a...
Cassandra seni tebrik ediyorum. Valentine'den sonra bu kadar nefret edilesi tipi yazdığın için.
İblis kanı var ya damarlarında. İblisliğin hakkını vermek için gayet güzel çalışıyor. Üstüne üstlük buna bir de Jace'i alet etmiyor mu? Tam boğazını sıkmalık tip. Gerçi bir ara abilik! duyguları var gibi davrandı da biraz şaşırır gibi oldum. Ama yok, hamuru bozuk bunun.
Yine severek okuduğum bir kitap oldu. Ama yalan yok ilk 3 kitabı daha fazla sevdim.
Bir de artık Çevirmen değişikliği kendini iyice belli etmeye başladı. Örneğin Merkez, Meclis'e döndü. Jordan'ın dahil olduğu grup Preator Lupus, Kurt Birliği diye çevrildi. Bu tarz şeylere ister istemez takılıyorum.
Bu yazıyı yazarken son kitabı da okumuştum. Onda iyice isyan edesim geldi. Mühürlerin çizildiği stelin çevrimine şaşacaksınız, keşke aynı kalsaymış.  Seri kitaplarda bence çeviri değişiklikleri devamlılık açısından önemli. Çeviren önceki kitapları okumamış olsa bile yayınevinin bu duruma el atması gerekirdi diyerekten yazımı sonlandırıyorum.

ARKA KAPAK


New York Times çoksatarı "Ölümcül Oyuncaklar" serisi devam ediyor. 

Tabii Jace, Clary ve Simon'ın başındaki tehlikeler de...
Jace'le Clary yeniden karşılaştığında, Clary korkunç gerçekle yüzleşti. İblis Lilith'in büyüsü altındaki Jace, kötülüğün hizmetkarı olmuştu. 
Gölge Avcıları şimdi ne yapacaktı? 
Kaybedilen geri istenebilir miydi? 
Aşk için ödenecek bedel, ne olabilirdi? 
Günah ve kurtuluş işbirliği yaptığında, kime güvenmek gerekirdi?



9 Şubat 2016 Salı

Cassandra Clare - Düşmüş Melekler Şehri - Ölümcül Oyuncaklar 4 - [YORUM]



Orjinal Adı: City of Fallen Angels
Seri Bilgisi: The Mortal Instruments#4
Goodreads Puanı: 4.16
Türkçe Yayın: Artemis
Çevirmen: Zeynep Heyzen Ateş
Türü: Fantastik, Genç Yetişkin

Merhabalar efendim, 
Yine bir Cassandra Clare kitabıyla sizlerleyim. Ne inat yaptım anlatamam normalde aynı anda 1-2 kitap okurum, türleri çeşitlerim ama yok, bu ölümcül oyuncaklar bitene kadar bana başka kitap haram. İlle de bitecek diyorum seri. :)
İlk üç kitabı Ocak sonu bitirmiştim yorumları Şubata kalmıştı. 

Kemikler Şehri, Küller Şehri, Camlar Şehri derken sıra Düşmüş Melekler Şehri'ne geldi.
Camlar Şehri ile kitap bitebilirdi, çünkü cidden final gibiydi.
Ee madem final gibiydi de geriye kalan 3 kitapta ne anlatıyor dediğinizi duyar gibiyim. Hemen cevap vereyim, sevgili yazarımız serinin seyrini değiştirmiş. Valentine 3. kitap itibariyle layığını buldu ama geriye çok büyük bir kötülük bıraktı. İşte o kötülük de Düşmüş Melekler Şehri'nde olgunlaşmaya başladı.
Düşmüş Melekler Şehri'nde açılış Simon'la yapılmış. Simon bir aşağı dünyalı olduktan sonra, ipin ucunu kaçırmış desek yeridir. Gerçi Clary'nin mühründen sonra zavallım dağıttı kendini. Hem annesiyle yaşadıkları, hem Clary'e olan sevgisi, hem de İsabel ve Maya'yla bir arada çıkması.
Simon bu kitapta daha fazla yer bulmuş, tabi bunun da bir sebebi var. Kitabın sonlarında bu sebep ortaya çıkıyor. Bu arada Clary ve Jace cephesinde artık herşey yolunda diyecekken yine diyemiyorum. Aklıma bir anime geliyor belki bilen vardır Basilisk orda bir lanet vardı. Sevenler Ölecek!!! diye. Korkmayın canım ölen filan yok. :) :) Bu ikisinin üzerinde de var bi lanet sanırım. Tam artık herşey ortaya çıkmışken ve güllük gülistanlık derken pattadan çıkıyor bir şey.
İlk üç kitap itibariyle sürekli  yükselen bir tempoya sahip olan seri Düşmüş Melekler Şehri ile durgunlaşıyor. Bu da sanırım serinin seyrini değiştirip farklı bir yönde kurgulamaya başlamasından kaynaklanıyor. Kötü müydü? hayır ama alıştığım tempoyu aramadım da değil. Anlayacağınız serinin ortasında bir geçiş kitabı yazmış Cassandra, tempoyu düşürmüş ama acayip bir gizem yapmış resmen uzun bir süre kadar nereye bağlayacak diye düşündüm durdum ve sonunda çok fena bir şekilde kitabı bitirmiş.  Eminim ki okuyucular yeteri kadar yazarın kulaklarını çınlatmıştır. :D :D
Allahtan ki seriyi tamamlandıktan sonra okumaya başladım yoksa meraktan çatlardım ne oldu, ya da sonrasında neler olacak diye.
Sırada Kayıp Ruhlar Şehri var, yeni yazımda buluşmak üzere hoşçakalın...

4 Şubat 2016 Perşembe

Cassandra Clare - Camlar Şehri - Ölümcül Oyuncaklar Serisi 3 [YORUM]


Orjinal Adı: City of Glass
Seri Bilgisi: The Mortal Instruments#3
Goodreads Puanı: 4.34
Türkçe Yayın: Artemis
Çevirmen: Selim Yeniçeri
Türü: Fantastik, Genç Yetişkin

YORUM

Kemikler Şehri, Küller Şehri derken Camlar Şehri de okundu ve bitti.
Azıcık geriye giderekten başlayalım. Küller Şehri'nde Valentine yine şeytani planlarıyla sahnedeydi ama istediğini elde edememişti, Özellikle Clary'nin yeteneği ile gayet güzel bir yenilgiye uğramıştı. Sonrasında Madeline ile tanışıp annesini kurtarmak için bir yol olduğunu öğrenmişti.
İşte Camlar Şehri bunu öğrendikten sonrasındaki olaylarla devam ediyor. Clary annesinin iyileştirecek tek kişinin Ragnor Fell adlı iblis efendisi olduğunu öğrenir ve ona ulaşmasının tek yolu da İdris'e gitmektir.
Gözüpek Jace ise her zamanki gibi Clary'e karşı aşırı korumacıdır. Onun vatanı olan İdris'e yani Camlar Şehri olarak adlandırılan ve türlü iblis büyüleriyle korunan Alicante'ye gitmesini istememektedir. Çünkü Merkez'in dikkatini çekmesini ve zarar görmesini istememektedir. Ama dik kafalı Clary'e bunu kabul ettirmek çok zordur bu yüzden Simon'dan onu kandırarak Alicante'ye gitmesini engellemek için bir plan yapar ama malesef plan ters teper. Bir aşağı dünyalı olan Simon ile birlikte Alicante'ye geçiş yapmak zorunda kalır. Ee tabii bunun da sonuçları olacaktır. Kitaptan okursunuz artık :D
 Clary onsuz gittiklerini öğrenir ve yeteneğini kullanarak bir şekilde Alicante'ye ulaşır. (bu kız cidden bela, dediğim dedik,azıcık kır dizini otur laf dinle dimi :D :D )

Bu arada Valentine yine meydana çıkar, bu sefer hedefte büyüktür. İdris'in ve gölge avcıların kalbi denilebilecek Alicante'yi ve gölge avcılarını toptan yok etmek istemektedir. Bunun için ölümcül oyuncakların üçüncüsü olan Ayna'ya ihtiyacı vardır. Üstelik kahramanlarımız henüz bilmese de içeriye casus yerleştirmiştir. Acaba sonunda istediğini alabilecek mi?? Mini özet böyle, ama gerisini okumanız lazım.

Şu ana kadar seriden okuduğum her kitabın kendine göre ayrı bir tadı oldu ama Camlar Şehri'nde bu tat tavan yaptı.
Öncelikle mekan değişikliği oldu bu kitapta, gölge avcılarının vatanı olan İdris'te geçiyor. Clary, Luke'tan,Jace'den ve diğer gölge avcılarından hasretle bahsini işittiği o dünyaya sonunda gidebildi, tabi bu dünyayı göremesem de detaylı anlatım sayesinde kafamda gayet güzel canlandı. D :D Aksiyon üstüne aksiyon. Bomba üstüne bomba.
Tamamen final tadında yazmış yazar. Tabi kitap final tadında olunca büyük çaplı bir ölüm kalım savaşı da kaçınılmaz oluyor.
Ayrıca çok önemli bir karakter daha kurguya dahil oluyor. Onun hakkında da bir şey derdim ama spoilerin dibi olurdu o yüzden demiyorum. Ama bütün dengeleri alt üst edecek, bilinenleri tersine çevirecek bir karakter onu bilin yeter.
 Jace ve Clary için kördüğüm diyebileceğim çok önemli konu aydınlanıyor. Daha ne olsun diyorum. Ne ara bitti, anlayamadım bile  Soluksuz okudum yani.
Tamam dedim bundan sonra ne yazabilir ki diye düşünüyordum ama bu satırları yazmadan önce Düşmüş Melekler Şehrine başladım. Orada da çok pis gizem var diyerekten sizleri merakta bırakayım :D :D
Fantastik sevenlerdenseniz ve henüz okumadıysanız kesinlikle bu seriyi okuyun der ve yazımı burada bitiririm :D


ARKA KAPAK

Vampirler, kurtadamlar, periler ve gerçek ask.
Solugunuzu kesecek bir gerilim ve heyecan.
“Ölümcül Oyuncaklar”da aksiyon tam gaz!

Clary, annesinin ölümüne sebep olan iksirin peşindeydi ve ona ulaşmak için de bir an önce Camlar Şehri’ne gitmesi gerekiyordu. Kendisini sağlam bir ölüm kalım savaşının içinde bulmasıysa an meselesiydi. Kurtadamlar, vampirler ve periler, ortalığı birbirine katmak için Camlar Şehri’nde biraraya gelmişti. Clary’nin tek bir kozu vardı. Sahip olduğu güçler! Fakat bu aynı zamanda büyük bir risk ve sorumluluk demekti. Çünkü ya herkesi kurtaracak ya da her şeyi yok edecekti.


Clary’nin yolculuğunda ona ihanet ve onur eşlik etti.
Kah kazandı, kah kaybetti.
Olsun!
Camlar Şehri için değerdi!