Orjinal Adı: Secrecy
Seri Bilgisi: -
GoodReads Puanı: 3.38
Türkçe Yayın: Altın Bilek Yayınları
Yorum
Uzun zamandır beklediğim kitaplardan biri de "Mahremiyet"ti. Her ne kadar historical kapsamında olduğunu düşündüysem de biraz daha farklı geldi bana. Belki de zaman/mekanın alışkın olduğum İngiliz/İskoç temalı kitaplardan farklı olmasından kaynaklıdır diye düşünürken sonradan öğrendim ki bir ortaçağ panaromasıymış. Kitabımız İtalya'da geçiyor, engizisyonun etkilerinin yoğun hissedildiği karanlık ve kasvetli bir dönemin konu alındığı bir kitap. Rönesans döneminden biraz daha önceleri. 1701 yılında Zummo adlı karakterin başrahibe Orléanslı Marguerite Louise'i ziyaretiyle başlıyor. Sonra Zummo başlıyor hikayesini anlatmaya. Aslında hikayenin ana karakteri kendisi de olsa, hayatının ve bir aşkın hikayesi olsa da bunlar daha büyük bir resmin parçaları. Bu yüzden bazen okurken konuda dağınıklık olsa da aslında kişilerden ziyade dönemin kendisini anlatmak istediğini hissettim. Tekrar Zummo'ya dönersek kendisi çürüme ve hastalıklar üzerine balmumundan eserler ortaya koyan bir sanatçı. (cidden dönemin özelliği midir, yoksa insan merakının uçsuz bucaksız yansıması mıdır bilemedim, sanatı için ilginç bir tema geldi bana çünkü.) Grandükün ilgisini çekiyor ve onun adına çalışmak üzere Floransa'ya geliyor. Granddük'te ilginç bir karakter, Zummo'dan istediği çalışma, onunda garip zevklerinin/beğenilerinin olduğunu düşündürdü bana, özellikle de eski eşi olan Marguerit Louise ile kapanmamış bir hesabı var. Zummo Floransa macerasında bir kadınla tanışıyor ve ondan çok etkiliyor ve birliktelik yaşıyorlar. Adı Faustina. Onunda kendine göre sırları var. Özellikle Zummo'nun GranDüke yakınlığı, kilisenin dikkatini çekiyor ve etrafındaki insanlar özellikle Faustina hedef alınıyor. Dahasını kitaptan okuyun derim. Dönemin karanlıklığı, yozlaşmış siyasetin, keyfekeder insanların yargılanması ve alakasız suçlarla yaftanlanması, kilisenin otoritesi, engizisiyonun gücünün, işine gelmediği zaman insanın günahkar addedilmesini, Zummo'nun hayatından yola çıkarak anlatılmaya çalışıldığını düşünüyorum. Bu arada kitabımızı iki anlatıcısı var. Marguerite ve Zummo. Zummo'nun bitirdiği yerde Marguerite devam ediyor. Kitabı okumaktan yana sıkıntı çekmedim, olaylardaki giz beni sürekli dürttü, acaba ne olacak, nereye varacak düşüncesi sıkılmadan ilerlememi sağladı. Ancak şunu demeliyim ki kitap bittiğinde hala kafamı kurcalayan şeyler de oldu. Biraz ilgisiz olacak ama mekan İtalya olunca, ve italyanca kelimeler de haliyle bolca geçiyor, cümle, isim ya da yer adı olarak. Farkına vardım ki italyanca çok hoşuma gidiyor. :D
Kendi adıma tarihsel olarak değerlendirmesini yapmadan, anlatımı ve dili açısından orta karar bir roman olduğunu düşünüyorum. Farklı bir çağ, farklı bir düşünce ve dünyanın anlatıldığı, tarihi bir roman okumak istiyorsanız bir deneyin derim.
hoşçakalın, sevgiyle kalın.
Çiğdem
***
1691 yılının Floransası…
Rönesans daha gerçekleşmemiş, kentler büyük bir karanlık altında, herkes şüpheli, her şey yasak ve özgürlük ise ölümüne korkulan bir halde… Aydınlanma dönemi artık çok yakın ve toplumda bunun izlerini okumak mümkün olsa da, bilgi hâlâ en büyük güç ve sadece çok küçük bir zümrenin elinde…
Büyük suçlamalarla baş etmek zorunda kalan Geatano Zummo ise tüm bu karanlığın ortasında, kafasında aydınlanma fikirleri olan ama zor durumda kalan bir adam. Yirmi yaşındaki güzel kölesini önce serbest bırakmak, sonra da onu korumak adına hayatını ortaya koyan büyük bir kahraman… Kölesine duyduğu aşk, engizisyonun baskısı, siyasi çevrenin harareti, komplolar ve sonu gelmeyen entrikalar…
17. yüzyıl Fransasında geçen soluk kesen bir öykü, içinizi titretecek bir aşk hikâyesi, ayak oyunları, entrikalar ve ihanetlerle dolu bir çağın panoraması… Mahremiyet, adının aksine olmayan bir mahremiyeti ve bireysel dünyanın imkânsızlığını, aşkın karşı konulamaz halini ve cesaretin gücünü anlatıyor.
"Rupert Thomsonun 17. yüzyıl Floransasını anlattığı, entrikaları açığa vuran başyapıtı…"
-Stephanie Merritt, The Guardian Gazetesi-
"Bir yanda Medici ailesi üyesi dükler, diğer yanda ezilen ve fakir insanlar ve tabii aşkın öne geçilemez hali… Thomson bize olağanüstü bir okuma zevki sunuyor. Yeniden okumak istediğim çok az kitaptan biri…"
-Allan Massie, The Scotsman Gazetesi-
"İlham verici ölçüde gerçek, tutkunu olacak kadar şahane…"
-Philippa Gregory, Boleyn Kızının yazarı-
"Gümüşten çığlıklar, altından gözyaşları ve çürümüş bir masumiyet… Bu devir ve bu muhteşem kurgu, tezatlar içinizi delip geçecek…"
-Adam-Mars Johns, London Review of Books-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder