Orjinal Adı: The Selection
Seri Bilgisi: The Selection #1
Goodreads Puanı: 4.13
Türkçe Yayın: DEX Kitap
Çevirmen: Derya İmer Aydınlık
Yorumum
Aslında kitabı okuyalı çok ama çok oldu. Hatta yorumu worde yazıp unutmuşum, pcmi temizlerken tesadüfen farkettim ve geç de olsa paylaşayım dedim....
Öncelikle kapağına bayıldığım, (renk seçimi mükemmel DEX, tebrikler) konusunda ise birazcık tereddüt ettiğim bir kitap oldu BENİ SEÇ…
Bir kitaba göre oldukça iddialı bir isim değil mi?
35 kız 1 adamın beğenisinin peşinde, şahsen insanı irrite eden bir durum, kendini ne sanıyorsun, altı üstü bir erkeksin, tek farkın etiketin diye düşünürken, popülaritesine dayanamayıp aldım ve okudum.
Doğruyu söylemek gerekirse, ilk baştaki düşüncelerim uçtu uçtu kuş oldu :)
Kitaba America’nın hayatının bir kesitini anlatmasıyla başlıyorsunuz. Yazar karakterin hikayesini kendi ağzından anlatmayı seçmiş bence iyi de etmiş. Sanki direkt America ile kontak kuruyorsunuz. America’nın kendi gözünden ailesini yaşadıkları dünyayı görüyorsunuz. anlatım akıcı, cümleler kısa ve anlaşılır olunca kitap su misali okunup gidiyor.
Yazar kast sisteminin hakim olduğu değişik bir dünya yaratmış ve o kadar iyi anlatmış ki, bir süre sonra okumaktan olayı yaşama boyutuna geçiyorsunuz. Kitapta en çok dikkatimi insanın kendi olmasını tekrar tekrar vurguluyor olmasıydı. Hatta o kadar tekrarlanan bir durum oldu ki ister istemez insanların bilinçaltına hitap edilmek istendiğinden şüphelendim :)
Karakterimiz America, aşık hemde çok aşık kendinden daha aşağı bir sınıfa ait birine, Aspen’e. Ona göre kast sistemi gözünde pul kadar değerli değil.
İdealist, iyimser ve inatçı. Ancak kararsızlığı bazı yerlerde beni kızdırmadı da değil. Aspen fakir ama gururlu çocuk. America'yı o kadar seviyor ki, onun iyiliği için ondan vazgeçebiliyor. Aspen'e de kızdım tabiki. Aşk yeri gelir kuru ekmeği paylaştırır. Öyle işte... :)
Maxon ise...Onun hakkında düşüncelerim tam oturmuş değil ama sevimli, bir yandan kendini tutan, sınırlayan biri gibi geldi, ah biraz kasıntı hali de olmasa :)
Acaba America mı arada kalan yoksa ben mi bilemedim.:)
Özetle, ayılıp bayılmadım ama okurken keyif aldığım bir kitap oldu. Genç yetişkin türünde, kafa dağıtmaya müsait çıtır çerez tadında güzel bir kitap olmuş. Devam kitaplarını okuyacağımı düşünüyorum.
Değerlendirmem,
3,5 - Nerdeyse ortalamanın oldukça üstündeydi, keyif aldım
***
Bir prens nasıl tavlanır?
Illéa ülkesinde tüm genç kızlar doğdukları günden beri sınıf atlamanın peşinde. Paha biçilmez mücevherlere, göz alıcı elbiselere ancak bu şekilde sahip olabilecekler. Bunun için tek bir şansları var: SEÇİM. Kıyasıya bir mücadeleyle geçen Seçimi kazanmanıntek yolu Prens Maxonı kendine âşık etmek.
America içinse Seçim, bir kâbustan farksız. Bu yarışa girmeyi kabul ederse, kendisinden aşağı sınıftan olduğu için herkesten gizlediği aşkı Aspeni arkasında bırakmak zorunda kalacak. Öte yandan bu, ailesinin tek kurtuluş şansı.
America saraya adım atar atmaz, kendini esrarengiz bir dünyanın içinde bulacak. Saray hiç de dışarıdan göründüğü gibi olmayacak.
35 kızın katıldığı vahşi bir yarış nasıl kazanılır?
***
Açlık Oyunları ile The Bachelor arasında bir yerde duran bu roman öyle eğlenceli ki. Yazar, Americanın gizli, ilk aşkının külleri sönerken America ve Prens Maxon arasında gelişen kimyayı öyle ustaca kurmuş ki, okumaya doyamıyorsunuz. Publishers Weekly
Kiera Cassin ilk romanı Beni Seç, reality şov ve distopik bir peri masalının mükemmel sentezi. Kiersten White, Paranormal
Merhaba,
YanıtlaSilBloğunuz çok güzel, şablona bayıldım :) Takipçinizim bundan sonra. Ben de beklerim bloğuma.
Sevgiler...
çok teşekkürler pamuk şekeri :)
YanıtlaSil