Orjinal Adı: Anathema
Seri Bilgisi: Causal Enchantment #1
Goodreads Puanı: 3.86
Türkçe Yayın: Yabancı Yayınları
Çevirmen: İnci Nazlı
Türü: Fantastik, Vampir, Genç Yetişkin,
YORUM
Merhabalar,
Yine uzun bir aradan sonra yeni bir yorumla sizlerleyim...
Elimde çok sayıda okunmayı bekleyen kitap var, iş güç de cabası... ve seçim yapmak da zor.
Ben de bu sefer tercihimi 2015 yılı Nisan ayında almış olduğum ve okumasını her nedense 2016'ya bıraktığım Lanetli kitabından yana kullandım. Bende bir huy vardı -vardı diyorum çünkü allahtan gayet törpüledim- bir kitabı çıkar çıkmaz almak, bari aldığım gibi okusam. Nerdee, şekil a da görüldüğü üzere bunca ay bekledi. Esasen çok daha fazla süredir bekleyen de var :) :)
Kapağı ilk gördüğüm zamanı hatırlıyorum, çok beğenmiştim. Sanki bilim kurgu filminden çıkmış gibiydi. Çok beğenmeme rağmen kapağın kitabın türüyle pek de ilgili olmadığını belirteyim. Daha çok fantastik-paranormal türde bir kitap. Hatta tanıtım yazısından türü biraz daha daraltabiliyorsunuz. :) (vampirler)
Ana karakterimiz Evangeline'in hayatı Sophie ile karşılaşmasıyla değişir. Son derece yağmurlu bir günde Sophie'nin fenerine çarparak kırılmasına neden olur. Zararı nasıl ödeyeceğini bilemez, Sophie karşılığında kafesinde onu işe alır. Ama bu çok kısa sürer, Sophie'nin kafeyi kapatarak başka yere gitmesi gerekir. Evangeline çok üzülür çünkü yapayalnızdır. Sophie onu da davet eder ve birlikte bir yolculuğa çıkarlar. Gittikleri yerde onları Sophie'nin arkadaşlarım dediği Viggo ve Mortimer karşılar. Olağanüstü zengindirler ve Evangeline'e karşı çok ama çok iyi ve cömertlerdir. Ama bir süre sonra Evangeline kendini hapis gibi hisseder üstelik açıklayamadığı şeyler görür. Özellikle kabuslarında cinayetler, farklı dünyalar, farklı insanlar görür. Oysa ki gerçek ve rüyalar birbirine karışmıştır ve Sophie'nin de Viggo ve Mortimer'in de Evangeline üzerinde hesapları vardır.
Kitaba başlarken öyle çok aman aman beklenti içerisinde değildim, bildiğiniz üzere oldukça çok işlenen bir konu. Daha da üzerine ne konabilir dediğim bile oldu. Bu anlamda beni şaşırttı diyebilirim. Bulunmaz hint kumaşı gibi bir tabir kullanamasam da yazar bir şekilde anlatımıyla, kurgusuyla kaleminden keyif aldırıyor. Başlarda biraz durağan olsa da olay örgüsü ilerledikçe aksiyon da artıyor ve hikayenin içine çekiliyorsunuz. Evangeline'in saflığı ve yalnızlığı başlarda birazcık sinir bozucu olsa da ilerleyen aşamalarda mantıklı bir sebeple kabul edilebilir hale geldi. Hikayedeki ana erkek karakterimiz olan Caden ve grubu bana biraz Alacakaranlık'taki Cullen ailesini anımsattı. Karakterlerini genel olarak başarılı buldum. Çok basit ve tahmin edilebilir tiplemeler değildi. Özellikle bazı karakterlerin iyi mi kötü mü olduğu konusunda tereddüte düşüyorsunuz, Kitabın sonu itibariyle merak ettiğim konular oldu. Bunun da bir giriş kitabı olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Diğer kitaplarda biraz daha detay alabileceğiz sanırım. Tür olarak içinde bir çok öğeyi harmanlaması da ayrı bir keyif unsuru, aşk, vampirler, cadılar,sırlar, aksiyon, mücadele ve bir çok fantastik öğe hepsi bir arada.
Açıkcası devam kitabını merakla bekliyorum.
ARKA KAPAK
"Aşk, macera, tehlike, ihanet… bu seride hepsi var."
-The Bookish Babes-
"Dozunda macera ve aşk beni kitabın içine çekti ve sonuna kadar koltuğumun kenarında tuttu."
-Shelly Crane, New York Times ve USA TODAY Çok Satan Yazar-
"Bu hikâyede hiçbir şeyi tahmin etmeniz mümkün değil!"
-Magical Urban Fantasy Reads-
Evangeline gençlik yıllarında adeta görünmezdi. Koruyucu ailesi duygusuz bir robota benziyordu ve sınıf arkadaşları genel olarak o yokmuş gibi davranıyorlardı. On sekiz yaşına girmek üzereydi ama tamamen yalnızdı ve birileriyle bağ kurmak için yanıp tutuşuyordu. Herhangi birisiyle…
Bir kafede Sofie ile karşılaştığında aradığı kişiyi bulduğunu düşünmüştü. Sofie'nin asistanı olması için sunduğu teklifi kabul ederek her şeyini geride bırakıp Manhattan'a taşındığında, kendisini pırlantaların ve sınırsız harcanan paranın sıradan olduğu, lüks bir dünyanın içinde bulmuştu.
Tüm bu cömertliğin ortasında, etrafında dönen gariplikleri göz ardı etmesi son derece kolaydı: Sofie'nin sergilediği tuhaf ve şiddet eğilimli davranışları, canavar gibi koruma köpekleri. Hatta kâbuslarında gördüğü kanlı cinayetleri, mağaralarda yaşayan evsizleri ve beyaz gözlü iblisi, özellikle de yakışıklı Caden'ı. Ama bir gece uyandığında boynundaki diş izleri bu peri masalının çabucak uçup gitmesine neden olmuştu. Yavaş yavaş Sofie'nin ve arkadaşlarının sırları ortaya çıkıp da diş izlerinin açıklaması ve rüyaları netleştikçe, gerçeğin hayal bile edemeyeceği kadar korkunç ve gizemli olduğunu fark etmişti. Şimdi, Evangeline'in yalanlarla dolu bir dünyada hayatta nasıl kalacağına karar vermesi gerekiyordu!
Kapağı ilk gördüğüm zamanı hatırlıyorum, çok beğenmiştim. Sanki bilim kurgu filminden çıkmış gibiydi. Çok beğenmeme rağmen kapağın kitabın türüyle pek de ilgili olmadığını belirteyim. Daha çok fantastik-paranormal türde bir kitap. Hatta tanıtım yazısından türü biraz daha daraltabiliyorsunuz. :) (vampirler)
Ana karakterimiz Evangeline'in hayatı Sophie ile karşılaşmasıyla değişir. Son derece yağmurlu bir günde Sophie'nin fenerine çarparak kırılmasına neden olur. Zararı nasıl ödeyeceğini bilemez, Sophie karşılığında kafesinde onu işe alır. Ama bu çok kısa sürer, Sophie'nin kafeyi kapatarak başka yere gitmesi gerekir. Evangeline çok üzülür çünkü yapayalnızdır. Sophie onu da davet eder ve birlikte bir yolculuğa çıkarlar. Gittikleri yerde onları Sophie'nin arkadaşlarım dediği Viggo ve Mortimer karşılar. Olağanüstü zengindirler ve Evangeline'e karşı çok ama çok iyi ve cömertlerdir. Ama bir süre sonra Evangeline kendini hapis gibi hisseder üstelik açıklayamadığı şeyler görür. Özellikle kabuslarında cinayetler, farklı dünyalar, farklı insanlar görür. Oysa ki gerçek ve rüyalar birbirine karışmıştır ve Sophie'nin de Viggo ve Mortimer'in de Evangeline üzerinde hesapları vardır.
Kitaba başlarken öyle çok aman aman beklenti içerisinde değildim, bildiğiniz üzere oldukça çok işlenen bir konu. Daha da üzerine ne konabilir dediğim bile oldu. Bu anlamda beni şaşırttı diyebilirim. Bulunmaz hint kumaşı gibi bir tabir kullanamasam da yazar bir şekilde anlatımıyla, kurgusuyla kaleminden keyif aldırıyor. Başlarda biraz durağan olsa da olay örgüsü ilerledikçe aksiyon da artıyor ve hikayenin içine çekiliyorsunuz. Evangeline'in saflığı ve yalnızlığı başlarda birazcık sinir bozucu olsa da ilerleyen aşamalarda mantıklı bir sebeple kabul edilebilir hale geldi. Hikayedeki ana erkek karakterimiz olan Caden ve grubu bana biraz Alacakaranlık'taki Cullen ailesini anımsattı. Karakterlerini genel olarak başarılı buldum. Çok basit ve tahmin edilebilir tiplemeler değildi. Özellikle bazı karakterlerin iyi mi kötü mü olduğu konusunda tereddüte düşüyorsunuz, Kitabın sonu itibariyle merak ettiğim konular oldu. Bunun da bir giriş kitabı olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Diğer kitaplarda biraz daha detay alabileceğiz sanırım. Tür olarak içinde bir çok öğeyi harmanlaması da ayrı bir keyif unsuru, aşk, vampirler, cadılar,sırlar, aksiyon, mücadele ve bir çok fantastik öğe hepsi bir arada.
Açıkcası devam kitabını merakla bekliyorum.
ARKA KAPAK
"Aşk, macera, tehlike, ihanet… bu seride hepsi var."
-The Bookish Babes-
"Dozunda macera ve aşk beni kitabın içine çekti ve sonuna kadar koltuğumun kenarında tuttu."
-Shelly Crane, New York Times ve USA TODAY Çok Satan Yazar-
"Bu hikâyede hiçbir şeyi tahmin etmeniz mümkün değil!"
-Magical Urban Fantasy Reads-
Evangeline gençlik yıllarında adeta görünmezdi. Koruyucu ailesi duygusuz bir robota benziyordu ve sınıf arkadaşları genel olarak o yokmuş gibi davranıyorlardı. On sekiz yaşına girmek üzereydi ama tamamen yalnızdı ve birileriyle bağ kurmak için yanıp tutuşuyordu. Herhangi birisiyle…
Bir kafede Sofie ile karşılaştığında aradığı kişiyi bulduğunu düşünmüştü. Sofie'nin asistanı olması için sunduğu teklifi kabul ederek her şeyini geride bırakıp Manhattan'a taşındığında, kendisini pırlantaların ve sınırsız harcanan paranın sıradan olduğu, lüks bir dünyanın içinde bulmuştu.
Tüm bu cömertliğin ortasında, etrafında dönen gariplikleri göz ardı etmesi son derece kolaydı: Sofie'nin sergilediği tuhaf ve şiddet eğilimli davranışları, canavar gibi koruma köpekleri. Hatta kâbuslarında gördüğü kanlı cinayetleri, mağaralarda yaşayan evsizleri ve beyaz gözlü iblisi, özellikle de yakışıklı Caden'ı. Ama bir gece uyandığında boynundaki diş izleri bu peri masalının çabucak uçup gitmesine neden olmuştu. Yavaş yavaş Sofie'nin ve arkadaşlarının sırları ortaya çıkıp da diş izlerinin açıklaması ve rüyaları netleştikçe, gerçeğin hayal bile edemeyeceği kadar korkunç ve gizemli olduğunu fark etmişti. Şimdi, Evangeline'in yalanlarla dolu bir dünyada hayatta nasıl kalacağına karar vermesi gerekiyordu!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder