Yayınevi: Dokuz Yayınları
Türü: Romantik,dram
YORUM
Herkese merhabalarrrr
İşler - güçler, aile derken blog biraz geri planda kaldı ister istemez. Uzun bir aradan sonra ikinci açılışı Zeynep Şentürk'ün kaleminden Bir Adım Sonrası Ayrılık ile yapıyorum. Kitabı Tüyap Fuarının ikinci haftasına yetişti ve imzamı da kaptım kendisinden :)
Amerikalı bir aktör, kalbini çalan gamzeli bir türk kızı. Tesadüf bu ya kaderlerinin bir köşesine eş ruhlar oldukları yazılmış. O kader dedikleri dokuma tezgahı yazgılarını ince ince dokumuş. Kah güldürmüş, kah üzmüş. Değişik bir love story olmuş onlarınkisi.
Hikayenin geneline inanılmaz bir şekilde masalsı bir romantizm ve duygusallık hakim. Gamze ve Daniel bir anda birbirlerinin yörüngesine oturmuş gezegen ve uydusuydu sanki. Bir anda gelen aşk. Sanki hep bunu bekliyorlarmış gibiydiler.
Gamze bir hostes, gülünce yüzünde güller açan, gamzeleriyle Daniel’i kendine delicesine aşık eden kadın. Güçlü ve inatçı bir kişiliğe sahip.
Daniel ise...
Alışmışız erkek milletinin haşinine,duygularının sığlığına ya da yansıtmamasına. Bu anlamda ana karakterimizi, anlatıcımız Daniel'i biraz garipsemedim değil. Daniel bildiğimiz ya da dışardan gördüğümüz pırıltılı dünya starları gibi değil. Kibirsiz, zaman zaman kendine güvensiz. İçe dönük, duygusal ve biraz da melankolik sanırım.Bir erkeğin bu derece duygusal olmasını aklım kabullenmekte zorlanıyor ama sevgili yazarımız yapmış işte. Böyle bir karakteri pişirip bir de bundan tadın bakalım demiş. :)
Daniel'a ve kitaba komedi unsuru katan Jamie'ydi kanımca. O da kim derseniz, Daniel’in en iyi arkadaşı. Onların bir araya gelmesi, sürekli didişmeleri demek ve bu oldukça komikti. Bilirsiniz erkeklerde ayrı bir kanka durumu vardır. İkisi arasındaki diyaloglarda bunu gayet hissediyorsunuz. (Zeynep, lütfen Jamie’nin hikayesini de yaz :) )
Ana hikayeye dönersek kader demiştik en başından, kader işte her zaman istediğini vermiyor insana. İyisini seve seve kabullenirken, kötüsünde kapı dışarı edemiyorsun. Romanda anlatılmak istenenlerden biri de buydu sanırım. Gamze ben olsaydım yaptığı seçimi tercih edebilir miydim bilmiyorum. Bencillik miydi, fedakarlık mıydı buna karar vermek okuyucunun ruh haline göre değişir.
Kitabın adıyla, kapağındaki mutlu sonlar romanlara özgü diyor yazar ve sona dair ilk ipucunu veriyor. Dikkate almaksızın başladığım okumada özellikle sonlarına doğru duygusallık had safhaya ulaşıyor. Okurken gözlerimin dolduğunu, boğazıma sert bir yumru oturduğunu söyleyebilirim.
Kitabın adıyla, kapağındaki mutlu sonlar romanlara özgü diyor yazar ve sona dair ilk ipucunu veriyor. Dikkate almaksızın başladığım okumada özellikle sonlarına doğru duygusallık had safhaya ulaşıyor. Okurken gözlerimin dolduğunu, boğazıma sert bir yumru oturduğunu söyleyebilirim.
Zeynep’in ilk kitabı, göze çarpan ufak tefek birkaç sıkıntısı -redakte ve yazım anlamında (bu aralar zamirlere biraz fazla takıyorum sanırım)- var ama o duygu yoğunluğunu hissettirmesine engel olmuyor. Bu anlamda kitabı beğendim. Unutmadan kapağı da çok hoştu :)
Bence bir yazar olarak kendini daha çok geliştirecek, çok daha güzel eserlerle karşımıza çıkacak potansiyele sahip. Yolun açık olsun sevgili Zeynep :)
ARKA KAPAK
Zengin de olabilirsiniz, fakir de. Güzel de olabilirsiniz çirkin de. Ama aşk tüm bunların dışındadır. Bir anda gelir, bir tesadüfle... Bazen yolda gördüğünüz bir tabela ya da kırmızı bir ışık hayatınızı değiştirir. Hayat bir önceki sizden bambaşka bir ‘siz’ yaratır. Benim hikâyem tam da bu noktada başlıyor. Kırmızı ışıkta beklerken gördüğüm bir çift gamzeyle. Gülüşünü gördüğüm anda ona âşık olmam kaçınılmazdı. Adı, boyu, yaşı... Hiçbiri aklıma gelmedi, benim için güldüğünü görmek istediğimden başka. Artık benim için gelecek, adını bile bilmediğim bir kızdan ibaretti. Onu seviyordum ama tanımıyordum. Görüyordum ama konuşamıyordum. Her bulduğumda ise yeniden kaybediyordum. Kaderin karşıma çıkardığı tüm sorunların aksine ya hayatımın aşkını kazanacaktım ya da korkularımın arkasına sığınıp yaşayabileceğim en büyük aşkı kaybedecektim. Ama biliyordum ki kendi çizdiği yolda, kendi adımlarıyla ilerlerdi aşk. Soru işaretlerinin arasından sıyrılan tek ‘nokta’ vardı ve o da onu sevdiğimi söylediğimden sonra konulandı. Onu seviyordum, nokta. Çünkü sevgi varsa onun için savaşmak kaçınılmazdı. Bu savaştaki tek kural ise geçmişteki artılar, gelecekte işe yaramazlar!
ARKA KAPAK
Zengin de olabilirsiniz, fakir de. Güzel de olabilirsiniz çirkin de. Ama aşk tüm bunların dışındadır. Bir anda gelir, bir tesadüfle... Bazen yolda gördüğünüz bir tabela ya da kırmızı bir ışık hayatınızı değiştirir. Hayat bir önceki sizden bambaşka bir ‘siz’ yaratır. Benim hikâyem tam da bu noktada başlıyor. Kırmızı ışıkta beklerken gördüğüm bir çift gamzeyle. Gülüşünü gördüğüm anda ona âşık olmam kaçınılmazdı. Adı, boyu, yaşı... Hiçbiri aklıma gelmedi, benim için güldüğünü görmek istediğimden başka. Artık benim için gelecek, adını bile bilmediğim bir kızdan ibaretti. Onu seviyordum ama tanımıyordum. Görüyordum ama konuşamıyordum. Her bulduğumda ise yeniden kaybediyordum. Kaderin karşıma çıkardığı tüm sorunların aksine ya hayatımın aşkını kazanacaktım ya da korkularımın arkasına sığınıp yaşayabileceğim en büyük aşkı kaybedecektim. Ama biliyordum ki kendi çizdiği yolda, kendi adımlarıyla ilerlerdi aşk. Soru işaretlerinin arasından sıyrılan tek ‘nokta’ vardı ve o da onu sevdiğimi söylediğimden sonra konulandı. Onu seviyordum, nokta. Çünkü sevgi varsa onun için savaşmak kaçınılmazdı. Bu savaştaki tek kural ise geçmişteki artılar, gelecekte işe yaramazlar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder