Fatma Erdek, kitaplarını oldukça beğenerek okuduğum yazarlardan biri.
Sevgili yazarımız hem kapağından hem de konusundan anlaşılacağı üzere farklı bir tarz denemek istemiş.
Önceki eserleri dram ağırlıklıyken bu sefer romantik komedi yazmış, üstelik bir erkeğin dilinden.
Kitabın ana karakteri Arın çoğunluk kadınlardan oluşan bir aileye ve kendisine tıpatıp benzeyen bir ikize sahip. İkiz olayının en can alıcı noktası olan birbiri yerine geçme mevzusu da, bu kitabın başlangıç noktası. Arın ve Meriç fiziken birbirlerinin aynı olmalarına rağmen huy/karakter tamamen zıt. Arın efendi,oturaklı, ağırkanlı ve sorumluluk sahibiyken Meriç bir o kadar hoppa, sorumsuz, çapkın. Her şeye rağmen Meriç Arın'ın yumuşak karnı. Onun hatırı için Yunanistan'da kurduğu hayatı, uzatmalı sevgilisi Celia'yı geride bırakıp 3 haftalığına Meriç oluyor. Asıl hikaye de burdan sonra başlıyor zaten. Tıpkı romantik komedi filmleri gibi. Meriç yüzünden yaşadığı zor ve komik durumlar, kendisini cin gibi çarpan Tuna'yla karşılaşması, O'na aşık oluşu ve kendini bir türlü anlatamaması...
İşte böyle devam ediyor. Melekler Zamanı ve Erken Rüya Zamanlar'dan sonra okuduğum 3. kitabı.
Kaleminden yana eksiklik yok, yine her zamanki gibi güçlü, akıcı. Konuyu ele alışı, anlatımı güzel. Farklı bir türü deniyor olmasına rağmen Fatma Hanım'a mahsus tarz yine kendini belli ediyor.
Kitabı genel olarak beğendim ama yazarın daha önce okumuş olduğum kitaplarıyla karşılaştırırsam; onlara göre bir tık altında kaldı diyebilirim.
Nedenlerine gelirsek;
Arın iyi hoş ama kitabın başlarında sadakatten dem vurup, bir anda Celia'yı unutması hoş olmadı. Tamam aşk bu bir anda da düşersin içine. Tuna'nın peşine düşmezden önce Celia ile olan durumuna noktayı koymasını beklerdim.
Arın'ın dilinden anlatımda fena değildi ama bunu olsa olsa bir kadın diyebilirdi/düşünebilirdi dediğim bir iki yer oldu.
İşte böyle devam ediyor. Melekler Zamanı ve Erken Rüya Zamanlar'dan sonra okuduğum 3. kitabı.
Kaleminden yana eksiklik yok, yine her zamanki gibi güçlü, akıcı. Konuyu ele alışı, anlatımı güzel. Farklı bir türü deniyor olmasına rağmen Fatma Hanım'a mahsus tarz yine kendini belli ediyor.
Kitabı genel olarak beğendim ama yazarın daha önce okumuş olduğum kitaplarıyla karşılaştırırsam; onlara göre bir tık altında kaldı diyebilirim.
Nedenlerine gelirsek;
Arın iyi hoş ama kitabın başlarında sadakatten dem vurup, bir anda Celia'yı unutması hoş olmadı. Tamam aşk bu bir anda da düşersin içine. Tuna'nın peşine düşmezden önce Celia ile olan durumuna noktayı koymasını beklerdim.
Arın'ın dilinden anlatımda fena değildi ama bunu olsa olsa bir kadın diyebilirdi/düşünebilirdi dediğim bir iki yer oldu.
Takıldığım noktalar haricinde güzel bir romantik komediydi. Laçkalaşmamış, biraz daha geleneksel tarzda bir aşk okumak, hem de biraz gülmek isterseniz tercih edebileceğiniz kitaplardan diyebilirim.
ARKA KAPAK
Siz hiç, birbirine tıpatıp benzeyen ikizler gördünüz mü? İşte ben onlardan biriyim... Adım, Arın Soylu.
Genç, yakışıklı, güçlü ve mutlu bir erkeğin hayatı, bir anda nasıl altüst olur? Kolay… Bunun için, serseri ikizinizle, akıl almaz bir oyunun içine girmeniz yeterli. Sadece üç haftalığına, başka birinin hayatını yaşamaya cesaret ederseniz, beraberinde gelecek bütün sürprizlere de hazırlıklı olmalısınız.
Ben de hazırlıklıydım. Ta ki onu görene kadar... Tuna'mı… Bal rengi saçları ve güneş gibi parlayan yüzüyle, birdenbire hayatımı kökünden değiştirmişti. O benim beklediğimdi, o benim geleceğimdi. Onu elde etmeme kimse engel olamazdı. Hiçbir şey beni durduramazdı. Durduramadı da…
Başardım mı? Evet! Onu aşkıma inandırdım. Onu kendime âşık ettim. Peki ya sonra? Hiçbir yalan sonsuza dek sürmez, öyle değil mi? Bir gün, hiç ummadığım bir anda, yalanımla yüzleşmek zorunda kaldım. Artık 'Ben o değilim' desem de bir faydası yoktu. Tuna bana inanmıyordu. Ne yapacaktım şimdi? Vaz mı geçecektim hayatımın kadınından? Elbette hayır! Bedelini ödeyip, seni kazanacağım, Tuna cadısı! Her ne olursa olsun…
ARKA KAPAK
Siz hiç, birbirine tıpatıp benzeyen ikizler gördünüz mü? İşte ben onlardan biriyim... Adım, Arın Soylu.
Genç, yakışıklı, güçlü ve mutlu bir erkeğin hayatı, bir anda nasıl altüst olur? Kolay… Bunun için, serseri ikizinizle, akıl almaz bir oyunun içine girmeniz yeterli. Sadece üç haftalığına, başka birinin hayatını yaşamaya cesaret ederseniz, beraberinde gelecek bütün sürprizlere de hazırlıklı olmalısınız.
Ben de hazırlıklıydım. Ta ki onu görene kadar... Tuna'mı… Bal rengi saçları ve güneş gibi parlayan yüzüyle, birdenbire hayatımı kökünden değiştirmişti. O benim beklediğimdi, o benim geleceğimdi. Onu elde etmeme kimse engel olamazdı. Hiçbir şey beni durduramazdı. Durduramadı da…
Başardım mı? Evet! Onu aşkıma inandırdım. Onu kendime âşık ettim. Peki ya sonra? Hiçbir yalan sonsuza dek sürmez, öyle değil mi? Bir gün, hiç ummadığım bir anda, yalanımla yüzleşmek zorunda kaldım. Artık 'Ben o değilim' desem de bir faydası yoktu. Tuna bana inanmıyordu. Ne yapacaktım şimdi? Vaz mı geçecektim hayatımın kadınından? Elbette hayır! Bedelini ödeyip, seni kazanacağım, Tuna cadısı! Her ne olursa olsun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder